bugün

entry'ler (2083)

macarlar

tamamı ile aynı kökenden olmadığımız halk.

macaristan'ın adı bildiğiniz gibi ingilizce hungary olarak yazılsa da, kendileri magyar derler kendilerine. bunların içinde attila'nın zamanında gelip oralarda kalan "hun" kökenli olanlar, bizimle benzer kökenlere sahipken, slavlara yakın olan magyar taifesinin bizimle uzaktan yakından alakası yoktur.

macarlar bizi sevmezler, bunun en büyük kanıtı da macaristan'ın ulusal marşıdır. macaristan ulusal marşı'nın sözlerini google'ladığınızda bu ibnelerin türk düşmanı olduğunu görürsünüz. ama hun'lardan kalan, hungarian kardeşlere selam olsun.

red dead redemption 2

yeni gelen bilgisayarımla (Raider GE78 HX) bir kez daha tecrübe etmek istediğim rockstar şaheseri. tam benli oyun, ne refleks kasmaca, ne zor görev, ne skimsonik tuş kombinasyonu... at sür, görev yap, ustaca kaleme alınmış, oynanmış hikayenin tadını çıkar, mis.

kapalı hemşirelerin daha cana yakın olması

%50 doğru olan önerme.

tabi bir şeyin %50 doğru olması aynı zamanda %50 yanlış olmasıdır. en son üst solunum yolu enfeksiyonu şikayeti ile doktora gitmiştim, kapalı bir abla iğne yaptı. kıça iğne yapıldıktan sonra pamuk bastırırsın ya, resmen suratıma attı pamuğu "al bunu bastır" diye. yere düşmeden yakaladım pamuğu, iğnenin girdiği yeri denk getirebildim mi, getiremedim mi bilmiyorum. nedense sanki ona ekstra bir iş çıkardım diye bana uyuz oldu gibi. "ne güzel oturmuş çayımı içiyodum nereden geldi bu it" diye mi düşündü nedir?

bir kere de damar yolunu 3 saat bulamayan kapalı olmayan hemşireye denk gelmişti. damar yolu hariç yer yolu denedi aq gerizekalısı. ki benim damarlar da kabak gibi gözüküyor aq neyini bulamıyorsa...

4 saat arayla acıkmak

şeker hastalığı habercisi de olabilen durum. kan şekeri ölçümü yaptırmak gerekir.

hiç dostum yok

bir yerden sonra mantıklı olabilen durum.

insanlar bir yerden sonra o kadar sıkıyor ve bayıyor ki, hepsinden sıyrılıp, ıssız bir adada kafa dinleyesiniz geliyor. ben şahsen o merhaledeyim. çünkü dostluk, sorumluluk gerektirir, fedakarlık gerektirir. gerek yok aq hiç o toplara girmeye.

uludağ sözlüğe nasıl düştünüz

ekşi sözlükte yine bu nick ile yazar iken, pkk'lı birisine ettiğim hakaretler nedeni sözlükten atılmam sonucunda alışkanlığımı giderecek bir mecra aramam sayesinde.

artık sadece bilgisayar başında bir şeyi beklemem (download, render alma vs.) gibi durumlarda dur bakayım tadında bir yeri var. ekşi'de yazamıyoz artık burada en azından iki satır yazıp sinirimizi stresimizi atıyoruz.

yalnız bu sol tarafta açılan bol a.lı, g.tlü, s.kişli, sözlükte bir kız vardır belki, bu açtığım başlığı okur da azgınlaşır gelir bana verir umudu ile açılan başlıkları ve o başlıkları açan tipleri temizlemek lazım sözlükten. böyle toparlar.

kruvasan ile kahvaltı yapmak

hayatımda gördüğüm en yar.ak kürek özentilik.

fransızlar hadi midesiz, size ne oluyor aq?

özgür özel

yerel seçimlerdeki başarının ardından kendi üzerinde de değişime giden chp genel başkanı.

yani hazır parti başkanını değiştirdik, ben de değişiyim aq diyerek gözleri çizdirip gözlükleri attı, kırlaşmış saçlara hafif koyu attırdı, cakabo gibi geziyor ortalıkta. bana boş ve balon geliyor, kılıçdaroğlu'ndan çok da farklı değil yani. yerel seçimlerdeki başarı, değişimin getirdiği umut filan değil, akp'nin ekonomiyi boktan yönetmesi sonucu bizzat kendi seçmeninin verdiği bir çeşit ayar, tepkiydi. şu an seçim olsa rte yine %52'yi yapıştırır yani.

biraz yerli ve milli takılsa yeterli ya, kılıçdar aşırı mezhepçi takılıyordu. parti pkk eksenine girmişti. özgür özel de şu ana kadar aynı eksende kalmayı tercih ediyor gibi görünüyor.

icardi şizofren mi

(bkz: icardi kim aq)

yazarların en uzun uyku süreleri

22 saat.

sınav haftası kaç gün uykusuzluk. son sınavdan çıktım eve geldim öğlen 12:00 filandı. kafayı bir vurdum hocam, sabah 10:00'da ev arkadaşım "öldün mü aq" diye merak edip uyandırması ile uyandım. ama şahane dinlenmiştim. son sınavdan sonra gelen o rahatlamayı 20 orgazma değişmem. 20 çok oldu aq, 10 orgazm diyelim.

çavdar tarlasında çocuklar

orta okul son sınıftaydım o zamanlar da mel gibson ile julia roberts'ın başrollerinde oynadıkları the conspiracy theory - komplo teorisi filmini izlemişim. o filmde, devletin beyin yıkama yöntemi ile birer kiralık katile dönüştürdükleri tetikçilerin, bu kitaba olan takıntısından bahsediliyordu. mel gibson, ne zaman bir kitapçıda görse bu kitabı satın alıyordu ve bilmiyordu. ben de ona özenip, çantamda hep bir tane taşıyordum, tetikçi hesabı. tam bir gerizekalıymışım.

bu arada filmde nedense kitabın adını sürekli "gönülçelen" olarak çeviriyorlar. catcher in the rye işte. bir solukta okunuyor, insan garip şekilde kitaptaki ana karaktere acayip empati yapıyor, okurken o karakter oluyorsun, o karakterin başı dara düşünce okur olarak sen de darlanıyorsun filan, garip bir kitap. amerikan gençliğinin, kültürünün yozluğu üzerine. okuyun, okumaktan zarar gelmez.

diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi

"neden togg değil?" sorusunu sordurandır.

bir de diyanet işleri başkanı tam olarak ne yapıyor, görevi nedir ki, altında son model araçla sağa sola gitmesi gerekiyor? üstelik yabancı dil de bilmiyor, profesörlüğü bana şüpheli geliyor. profesörlük seviyesinde bir akademik kariyer için ingilizce mutlaka bilinmesi gerekiyor diye biliyorum çünkü. neresinden tutsan saçma sapan bir olay.

atatürk ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi

gereklilikten kaynaklanan durumdur.

şöyle ki, bir çok insan, atatürk'ün osmanlı devleti'ni fiilen yok ettiğini ve yerine yeni bir devlet kurduğunu düşünüyor. aslında durum öyle değil. osmanlı devleti monarşi ile yönetilen bir devletti ve atatürk, kurtuluş savaşı mücadelesinden sonra ülkenin yönetim biçimini değiştirmiştir. yani bu topraklar hep türkiye'dir, ta selçuklu döneminden beri türkiye diye geçer, osmanlı zamanında da yabancı bir çok tarihi kaynakta anadolu'ya "türkiye" denildiği görülüyor. zaten resmi olarak, osmanlı'dan kalan bir çok antlaşma hukuki olarak hala geçerli, bunun nedeni osmanlı devleti denilen devletin aslında türkiye olması ve türkiye'nin de yönetim biçiminin monarşiden cumhuriyete dönüştürülmesidir. yoksa bayrak aynı, dil aynı, halk aynı.

tabi yüzyıllarca monarşi ile yönetilmiş halka çat diye çok partili bir demokrasi sistemi sunmak doğru olmazdı, yani mantık ilmine ters bir kere. o yüzden atatürk'ün tek adam olarak bir süre yönetimi çok göze batmadığı için, atatürk'e, ilerleme ve inkılaplar üzerinde çalışabilmesi için zaman da sağlamıştır. akıllıca bir hamledir. kimsenin de itirazı olmamıştır. zaten atatürk vefat ettikten sonra gelinen hali gördük.

patlıcan közleme formülleri

bildiğin ocağın gözüne, alevin üzerine koyup, ara sıra çevirmek sureti ile közleyebilirsiniz.

Alüminyum folyoya sarıp, fırına atan da var sanırım. Öyle oluyor mu bilmiyorum ama.

kiracıyı arayıp 4 katına çıkardım deyip kapatmak

eğer 5 yıldan kısa süredir kiracı ise, kiracının da geri arayarak "kabul etmiyorum, sözleşmedeki zam oranı olarak ödeyeceğim" diyerek kapatabileceği durum.

5 yılı geçmişse yine kiracı arayıp "kabul etmiyorum, kira tespit davası aç" diyebilir.

10 yıl ve üzeri kiracı ise hiçbir s.k diyemez ya 4 katı ödeyecek ya da çıkacak.

sagiv jehezkel i linçleyen tipler

hepsi adamdır.

çocuk öldürmeyi normal gören hiçbir fikir, hiçbir din, hiçbir düşünce meşru olamaz ve sayılamaz. bence sadece linç değil aynı zamanda soykırıma da uğratılması gerek bu futbolcunun. ektiklerini biçmeleri lazım. minnoş sosyal medya linçleri ile olmaz bu iş.

israilli futbolcunun gözaltına alınması

kendisinin ve ailesinin yok edilmesi gereken futbolcudur.

ben deyince kendimi çok vahşi, katil, cani gibi hissettim ama bu adamların normali bu.

ibb ye yapılan otobüs kumpası

ibb'nin bir başka beceremediği iş için suçu başkasına iteleme operasyonu.

fazilet durağı, merdivenleri bozan akp'liler, metroda milletin çantasını parçalayan köpek boji'ye tepkileri söndürmek için otobüse b.k koyan adam... tipik ekrem imamoğlu algısı bunlar. toplu ulaşım problemlerini çözemedik de, yönetim becerimiz yok, iyi yöneticiler olsak zaten chp'de durmazdık de, inanın bu algı operasyonlarından daha mantıklı olacak.

işin kötüsü akp de gitti kadrosundaki antipatik adamlar içinde en antipatiklerden birini çıkardı karşısına. yani istanbul halkı, iki kötü arasında seçim yapmak zorunda.

ben istanbul'da yaşasam kuru murat'a verirdim oyumu. yerel seçimde hükümet kimse yerel de o parti olacak ki, belediye başkanınız "ama beni engelliyolar" diyemesin. eşşek gibi çalışsın.

tahliye taahhütnamesi

hukuki olarak ev sahibinin şartsız şurtsuz kiracısını çıkarabilmesini sağlayan şey.

ama imzalarken sözlü olarak "bu bana zorla imzalatılıyor sözlü olarak beyan ediyorum" dedim. ev sahibi şaka ile karışık güldü. emlakçının dediğine göre "bir s.kime yaramayan bir evrak", ama ibne kira zam dönemi %500 zam çakıp kabul etmezsem muhtemelen devreye sokacak bu kağıdı.

hayırlısı ya.

kedi

üniversitede iken sokakta bulduğumuz, yaptığı yavşak yavşak hareketlerle bizi tavlayan ve evimize götürüp beslediğimiz sokak kedimizin adı. sokak kedisi olduğu için, "minnoş", "smoky" gibi özel bir isim vermedik, direkt "kedi" koyduk adını.

baya akıllı bir piçti, dışarı çıkmak istediği zaman kapıyı işaret ediyordu resmen, açıyorduk kapıyı biraz takılıp geri geliyordu.

bir gün gelmedi ama tabi, artık nerelere takıldıysa. bulamayınca da arayıp sormadık, öyle gitti kedi. kesin sokakta yine birilerine yavşaklık yaptı, dayanamayıp alıp evlerine götürdüler onu.